Trump ve Heighseth, Amerikan ordusuyla eşi benzeri görülmemiş bir "iç savaş" ilan ediyor

Bu konuşmayı farklı kılan, Amerikan geleneğini bozarak askeri kurumu iç siyasi çatışmalardan uzak tutma geleneğini ihlal etmesidir. Trump, önceki başkanların aksine, askeri platformu siyasi rakiplerine saldırmak ve basını "kötü niyetli" olarak tanımlamak için kullanmaktan çekinmedi; bu da askeri görevler ile siyasi duruşlar arasındaki rol karmaşası hakkında soru işaretleri doğuruyor.
En tartışmalı konu, "sivil huzursuzluk ve suçla" mücadele bahanesiyle Los Angeles, Washington ve Portland gibi Amerikan şehirlerinde askeri birliklerin konuşlandırılacağını duyurmasıdır. Bu yaklaşım, Amerikan ordusunun dış tehditlere karşı ülkeyi savunmaktan iç meselelerde müdahale etmeye geçişini temsil ediyor.
Savunma Bakanı Pete Heighseth, bakanlığının adını "Savaş Bakanlığı" olarak değiştirdiğini duyurarak, askeri kurumun "seyrini düzeltme" amacıyla bir dizi önlem açıkladı. Ordudaki "uyanış" (Woke) ideolojisini eleştirmesi ve yeni fiziksel uygunluk ve görünüm standartları konusunda ısrar etmesi, askeri hazırlık kavramına farklı bir bakış açısını yansıtıyor.
Değişiklikler sadece konuşmalarla sınırlı kalmıyor; dört yıldızlı subaylar da dahil olmak üzere general ve amirallerin %20'sini kapsayan geniş çaplı işten çıkarmalar, bu kararların kriterleri ve hedefleri hakkında soru işaretleri doğuruyor. Heighseth'in "bir kültürü, kişilerin kendileriyle değiştirmek neredeyse imkansızdır" şeklindeki gerekçesi, askeri kurumun kimliğini köklerinden yeniden şekillendirme niyetini ortaya koyuyor.
Bu yaklaşım, özellikle silahlı kuvvetlerin iç meselelerde kullanım sınırları, güçler ayrılığı ve askeri kurumun bağımsızlığı ile ilgili derin anayasal sorunlar ortaya çıkarıyor. Amerikan ordusunun geleneksel rolü her zaman dış tehditlere karşı ulusal güvenliği korumak olmuştur, iç siyasi çatışmalara katılmak değil.
Trump ve Heighseth'in liderliğindeki Amerikan askeri kurumundaki mevcut dönüşümler, ülkenin tarihindeki kritik bir noktayı temsil ediyor. Ordunun "iç savaş" aracı haline getirilmesi, Amerika'nın temellerini oluşturan demokratik değerleri tehdit ediyor ve sivil yaşamın askerileşmesi ve askeri kurumun siyasallaşması konusunda endişeleri artırıyor. Mevcut manzara, kurucu babaların iç meselelerde ordunun müdahale etme tehlikeleri konusundaki uyarılarını hatırlatıyor; bu, göz ardı edilmemesi gereken tarihi bir derstir.