Tarihi bir olay Tokyo'da.. Sanai Takaichi, Japonya'nın ilk kadın başbakanı oldu

Sanai Takaichi, bugün Salı günü, Japonya'da başbakanlık görevini üstlenen ilk kadın olmak için Temsilciler Meclisi'nde yapılan oylamada zafer kazanarak tarihe adım attı. Bu durum, yerel mali piyasalar tarafından belirgin bir şekilde karşılandı.
Takaichi, iktidardaki Liberal Demokrat Parti'nin lideri olarak, 465 sandalyeli mecliste 237 oy alarak oylamanın ilk turunu kazandı ve bu da yeniden oylama gereksinimini ortadan kaldırdı, resmi Japon televizyonunun bildirdiğine göre.
Zaferi, partisinin Japonya İnovasyon Partisi ile yaptığı ittifakın bir sonucu olarak geldi; iki tarafın koalisyon hükümeti kurmak için hafta sonu bir anlaşma imzaladığına dair raporlar var. Reuters'a göre, Takaichi, müttefiklerin politikalarını desteklemeyi kabul etti; bu politikalar arasında parlamento sandalyelerinin sayısının azaltılması, ücretsiz ortaöğretim sağlanması ve gıda tüketim vergisinin iki yıl süreyle askıya alınması yer alıyor.
Yeni siyasi durumu analiz eden Tobias Harris, risk yönetimi alanında uzmanlaşmış "Japan Foresight" danışmanlık şirketinin kurucusu ve yöneticisi, CNBC'ye verdiği röportajda, "Tarihi olarak düşük onay oranlarına sahip olan ve kamuoyunda gerçek bir güven kazanmayan Liberal Demokrat Parti ile bir koalisyona katılmak büyük bir risk taşıyor" dedi.
Harris, Japonya İnovasyon Partisi'nin bakanlık pozisyonlarını üstlenmek istemeyebileceğini, yerel Japon medyasının da yeni hükümette pozisyon almak istemediğini, bunun yerine dışarıdan desteklemeyi planladığını belirtti. Bu durumun, partinin Liberal Demokrat Parti'nin yaklaşımından memnun kalmaması durumunda koalisyondan "çekilmesini kolaylaştıracağını" ifade etti.
Japon borsa piyasaları, Takaichi'nin yükselişini belirgin bir şekilde karşıladı; Salı günü "Nikkei 225" endeksi, Pazartesi günüki rekor seansın ardından yeni bir yükseklik kaydetti. Uzmanlar, bunun "Takaichi ticareti" olarak adlandırıldığını, yatırımcıların daha gevşek para politikaları ve daha büyük mali teşvikler beklediğini belirtti. Bu iyimserlik, Japon devlet tahvillerinin 10 yıllık getirilerinin 1.6 baz puan düşerek %1.654'e gerilemesiyle tahvillere de yansıdı; yen ise %0.33 oranında düşerek 151.25 seviyesine geriledi.
Takaichi'nin ülkedeki en yüksek makama giden yolu çiçeklerle dolu değildi. 2024 yılında Liberal Demokrat Parti'nin başkanlık yarışını Shigeru Ishiba'ya kaybetti; Ishiba'nın yönetimi altında partisi büyük seçim kayıpları yaşadı ve hem Temsilciler Meclisi'nde hem de Senato'da çoğunluğunu kaybetti. Takaichi, geçen Eylül ayında, Ishiba'nın istifasını açıklamasının ardından Tarım Bakanı Shinjirou Koizumi'yi geçerek parti başkanlığını kazandı.
Ancak siyasi manzara, 10 Ekim'de, "Komeito" partisinin aniden Liberal Demokrat Parti ile olan ittifakından çekilmesiyle bir kez daha karmaşık hale geldi; bu durum, 1999'dan beri süregelen bir siyasi ilişkiyi sona erdirdi ve Takaichi'nin siyasi geleceği üzerinde belirsizlik yarattı, yeni ittifakı oluşturana kadar.
Takaichi, sert muhafazakar bir akıma mensup ve birçok kişi tarafından "Abenomics" olarak bilinen, merhum Başbakan Shinzo Abe tarafından başlatılan ekonomik stratejinin bir "öğrencisi" olarak tanımlanıyor. Daha önce Japonya Merkez Bankası'nın faiz oranlarını artırma planlarına eleştirilerde bulunmuştu; Merkez Bankası Başkanı Kazuo Ueda, bu kurumun politikalarını "önceden herhangi bir varsayım olmaksızın" belirleyeceğini vurguladı.
Jeopolitik açıdan, Takaichi, Çin'e karşı sert tutumlarıyla ve Japonya'nın barışçıl anayasasını gözden geçirme destekleriyle tanınıyor. Ayrıca, tartışmalı "Yasukuni" tapınağına yaptığı önceki ziyaretler, savaş suçlusu olarak mahkum edilenler de dahil olmak üzere Japon savaş ölülerini onurlandıran bu tapınak, Çin ve Güney Kore'den sert eleştiriler aldı.
Bu bağlamda, Noberger Berman şirketinin yönetici direktörü ve portföy yöneticisi Kii Okamura, bu ayın başlarında CNBC'ye verdiği demeçte, Takaichi'nin tutumlarını sunma konusunda "çok dikkatli" olacağını, özellikle dış politika ile ilgili konularda, tahmininde bulundu.
Açıklayarak: "Çin ve Kore ile ilgili tutumları iyi biliniyor, ancak bu ülkelerle sağlam ilişkiler kurmanın gerekliliğini de biliyor; özellikle de bu pazarların Japonya'nın ana ihracat yönlerine olan büyük etkisi nedeniyle, Amerika Birleşik Devletleri ile".