Nil Nehri'ndeki su seviyesinin yükselmesi nedeniyle Sudan'ın geniş bölgelerinde meydana gelen büyük sel felaketleri sırasında Mısır, Etiyopya'yı suçlayarak "Barajın işletilmesi konusunda koordinasyon eksikliği" nedeniyle felaketten sorumlu tuttu.
Mısır Dışişleri Bakanı Badr Abdülatî, bugün Çarşamba günü Suudi Arabistan'ın Alula şehrinde düzenlenen Münih Zirvesi toplantıları sırasında yaptığı açıklamada, "Etiyopya Barajı konusunda koordinasyonsuzluk, Sudan'ı vuran korkunç sel felaketine neden oldu" dedi.
* Uluslararası Hukukun İhlali
Abdülatî, "Etiyopya uluslararası hukuku açıkça ihlal ediyor" diyerek, Etiyopya ile Baraj konusunda yapılan müzakerelerin çıkmaza girdiğini, Sudan ile üçlü diyalog yıllarına rağmen bu durumun değişmediğini belirtti.
Bakan, en büyük tehlikenin sadece sel felaketlerinde değil, aynı zamanda uzun süreli kuraklık durumlarında olduğunu vurgulayarak, "Eğer bölge beş yıl süren bir kuraklığa maruz kalırsa - ki bu her 50 yılda bir olur - sonuçlar Mısır ve Sudan için felaket olacaktır" dedi.
Abdülatî, "Nil Nehri, hiçbir ülkenin özel mülkü değildir, uluslararası bir nehir olup uluslararası yasalara tabidir ve tek taraflı herhangi bir hareket, bölge halklarının güvenliğini ve istikrarını tehdit eder" diye ekledi.
* Eşsiz Sel Felaketleri
Sudan'ın başkenti Hartum'un güneyinde, kameralar felaketin boyutunu kaydetti; Nil Nehri'nin suyu, geçmiş yıllara kıyasla eşi benzeri görülmemiş bir şekilde yükselerek köyleri ve mahalleleri tamamen etkisi altına aldı.
Şuqaylab Mahallesi, suların sokakları ve meydanları kaplamasıyla adeta yüzen bir adaya dönüştü ve ulaşım sadece küçük botlarla sağlanır hale geldi, bu da krizin ciddiyetini yansıtıyor.
Uzmanlar, nehirdeki bu olağanüstü yükselişi "Barajın tamamen dolması" ile ilişkilendiriyor ve bu durum, etkilenen ülkeler için herhangi bir koordinasyon veya önceden bildirim olmaksızın Nil suyu akışlarının ani artışına neden oldu.
* Tartışmalı Baraj
Hatırlatmak gerekir ki, Addis Ababa'nın yıllar önce inşasına başladığı Etiyopya Barajı, elektrik üretmeyi amaçlayan büyük bir projedir, ancak başlangıcından itibaren Mısır, Sudan ve Etiyopya arasında işletme ve su dağıtımı mekanizmaları konusunda bağlayıcı bir hukuki anlaşmanın olmaması nedeniyle ciddi bir tartışma yaratmıştır.
Birçok müzakere turuna rağmen, üç ülke bir uzlaşmaya varmayı başaramadı, bu da bölgesel gerginlikleri artırdı ve bölgedeki su güvenliğinin geleceği hakkında soruları yeniden gündeme getirdi.