Hollanda Yüksek Mahkemesi, hükümeti İsrail'e F-35 silahlarının ihracat politikalarını gözden geçirmeye zorladı

Hollanda Yüksek Mahkemesi, Cuma günü, hükümetin İsrail'e F-35 savaş uçaklarının bileşenlerinin ihracat politikalarını yeniden değerlendirmesi gerektiğine karar verdi; böylece bu bileşenlerin uluslararası hukukun ihlallerinde kullanılmadığından emin olabilecek.
Mahkeme kararı, 2023 yılı sonunda üç Hollandalı insan hakları örgütünün açtığı davanın ardından geldi. Bu örgütler, bu parçaların gönderilmesinin Hollanda'yı Gazze'de işlenen "savaş suçlarına ortak" hale getirdiğini iddia etti; bu iddiayı İsrail şiddetle reddetti.
Yüksek Mahkeme kalıcı bir yasak getirmedi, ancak hükümete bağımsız değerlendirmesini yapması için altı hafta süre tanıdı; bu süre zarfında ihracatın dondurulmaya devam etmesini sağladı.
Mahkeme ayrıca, "dış politikanın hükümetin yetkisi dahilinde olduğu, mahkemelerin değil" şeklindeki hükümetin itirazını da reddetti.
Bu karar, uzun bir yargı sürecinin sonucudur. 2024 Şubatında, temyiz mahkemesi yedek parça sevkiyatlarını durdurma emri vermiştir; bu, "uluslararası hukukun ihlal edilme olasılığının açık olduğu" gerekçesiyle yapılmıştır. Başlangıçta Lahey'deki bir birincil mahkeme yasak getirmeyi reddetmişti.
Geçen Kasım ayında Yüksek Mahkeme'nin hukuk danışmanı, hükümetin itirazını reddetmesi yönünde bir tavsiye vermişti.
Hollanda, bu konuda hassas bir konumda bulunmaktadır; çünkü ABD'ye ait F-35 uçakları için yedek parça depolarından biri burada bulunmaktadır. Hükümet avukatları, "Hollanda'dan sevkiyatın yasaklanmasının pratikte anlamı olmayacağını, çünkü ABD'nin parçaları her halükarda göndereceğini" savunmuşlardır.
Bu karar, Hollanda'nın çatışmaya yönelik daha geniş bir duruşunun parçasıdır. Geçen Ağustos ayında, Hollanda ve İsveç, Avrupa Birliği'ni "İsrail ile ticaret anlaşmasını askıya almaya" çağırdı.
Ortak bir mektupta, iki ülke, Avrupa Birliği'ni "Batı Şeria'daki yasadışı yerleşim faaliyetlerini destekleyen aşırı sağcı İsrailli bakanlara karşı yaptırımlar uygulamaya" çağırdı ve "E1" yerleşim projesinin "uluslararası hukukun açık bir ihlali olduğunu ve iki devletli çözüm perspektifini ortadan kaldırdığını" belirtti.
Ayrıca, Gazze'deki durumu "son derece iğrenç ve katlanılmaz" olarak tanımladılar ve "Hamas liderlerine karşı yaptırımların artırılmasını, hareketin Gazze'deki iktidardan çekilmesini ve silahlarının teslim edilmesini" talep ettiler.
Bu gelişme, uluslararası toplumun İsrail'i sorumlu tutma konusundaki artan konsensüsü sonrasında gerçekleşmektedir; Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin tüm üyeleri -ABD hariç- Gazze'deki kıtlığın "insan yapımı bir kriz" olduğunu kabul etti ve "savaşta açlık kullanmanın uluslararası insani hukuk gereği yasak olduğunu" belirtti.