Uluslararası Ceza Mahkemesi, İsrail'in Netanyahu ve Galant'ın tutuklama emirlerinin iptaline ilişkin talebini reddetti ve soruşturmanın devam edeceğini doğruladı

Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin ilk ön duruşma dairesi, Başbakan Benjamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Galant'a yönelik tutuklama emirlerinin iptalini talep eden İsrail'in başvurusunu reddetti. Ayrıca, Gazze'deki savaşla ilgili devam eden soruşturmanın dondurulmasını da reddetti.

16 Temmuz 2025'te verilen karar, İsrail'in aynı yılın 9 Mayıs'ında mahkemeye yaptığı başvuruya yanıt olarak geldi. İsrail, mahkemeden emirlerin iptalini veya askıya alınmasını talep etmişti, gerekçe olarak da mahkemenin yetkisiz olduğunu öne sürmüştü.

Mahkeme, İsrail'in Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin yetkisiyle ilgili gerekçelerinin "geçersiz" olduğunu belirtti ve "Filistin'deki durum" ile ilgili soruşturmanın devam edeceğini vurguladı. Tutuklama emirleri, itirazlar sonuçlanana kadar geçerli kalacaktır.

Böylece mahkeme, iki ayrı talebi reddetmiş oldu: ilki tutuklama emirlerinin iptali veya askıya alınması, ikincisi ise soruşturmanın tamamen askıya alınmasıydı.

Tutuklama emirleri, Netanyahu ve Galant'ı Gazze'deki askeri operasyonlar sırasında savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar işlemekle suçlamaktadır. Bu suçlar arasında açlık silahı olarak kullanma ve insani yardımların sivil halka ulaşmasını engelleme yer almaktadır.

Bu karar, İsrail için diplomatik bir gerileme anlamına gelmektedir. İsrail, son aylarda uluslararası destek toplamak için bu emirlerin iptalini sağlamaya çalışmıştı ve mahkemenin Filistin-İsrail çatışması üzerinde yargı yetkisi olmadığını savunmuştu.

Öte yandan, Filistinli taraflar ve insan hakları örgütleri bu kararı memnuniyetle karşıladı ve bunu, Gazze'deki ihlallerden sorumlu İsrailli yetkililerin hesap vermesi yönünde önemli bir adım olarak değerlendirdi.

Bu karar, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin bağımsız bir yargı organı olarak konumunu güçlendiriyor ve Netanyahu ile Galant'ı Roma Statüsü'ne taraf olan herhangi bir ülkeye seyahat etmeleri durumunda sürekli bir tutuklama tehdidi altında bırakıyor. Bu durum, diplomatik hareketlerini kısıtlayabilir ve İsrail'in uluslararası arenada daha fazla yalnızlaşmasına yol açabilir.