Bilim insanları, insanın "gizli altıncı hissi"ni ortaya koyuyor: İçsel algı, beden sağlığının anahtarı
October 17, 2025138 GörüntülenmeOkuma Süresi: 2 dakika

Yazı Boyutu:
16
Altıncı hissin fikri her zaman hayal ve efsanelerle ilişkilendirilmiştir, ancak Kaliforniya'daki "Scripps" Araştırma Merkezi'nden yapılan son araştırmalar bu fikri bilimin alanına geri getirmiştir.
Bilim insanları, insan vücudunun aslında "içsel algı" olarak bilinen bir yeteneğe sahip olduğunu doğrulamışlardır; bu, beynin iç organlardan gelen hayati sinyalleri sürekli olarak izleme yeteneğini sağlayan ileri düzey bir sinirsel yetenektir.
İçsel algı, gözler veya kulaklar gibi belirgin duyusal organlara dayanan beş geleneksel duyudan farklıdır.
Bu, kalp, akciğerler, mide ve böbreklerde yayılmış karmaşık bir sinir yolları ağı aracılığıyla çalışır, belirli anatomik sınırlar olmaksızın.
Bu ağ, beynin vücudun ne zaman nefes alması gerektiğini, kan basıncının düşmesiyle nasıl başa çıkacağını veya enfeksiyonla ne zaman karşılaşacağını bilmesine yardımcı olan hassas sinyalleri iletmektedir.
Proje liderlerinden Profesör Shin Jin, bu alanın sinirbilimde hala yeni olduğunu, ancak insan sağlığını anlamak için temel olduğunu açıkladı.
Ekibi, ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri'nden 14.2 milyon dolarlık büyük bir finansman aldı ve bu iç sinir sisteminin kapsamlı bir haritasını çıkarmak ve onun için ilk küresel atlası oluşturmak amacıyla çalışmalara başladı.
Tarihsel olarak, Britanyalı sinirbilimci Charles Sherrington, yirminci yüzyılın başlarında içsel algı kavramını öneren ilk kişi oldu, ancak bu fikir son on yılda geniş bir ilgi görmedi.
Bugün, araştırmacılar bu alandaki derinlemesine çalışmaların birçok tıbbi kavramı değiştirebileceğini, hatta biyoloji ve sinirbilim ders kitaplarını yeniden şekillendirebileceğini düşünüyorlar.
Bu hissin pratik önemi teorik boyutu aşmaktadır; zira araştırmalar, içsel algı bozukluklarının yaygın hastalıklar olan yüksek tansiyon, kronik ağrı ve otoimmün hastalıklarla ilişkili olduğunu göstermektedir.
Bu nedenle, bu hissin anlaşılması, bu sağlık sorunlarının köklerine yönelik yeni tedavi yöntemlerinin kapılarını açabilir.
Bu keşifle birlikte, altıncı his artık sadece bir efsane veya hayal değil, insan vücudu ve sağlığını anlama şeklimizi değiştirebilecek umut verici bir bilim alanı haline gelmiştir.