40 bin yıllık mikroplar buzun altında hayata dönüyor... Olası bir salgın uyarısı
October 6, 202598 GörüntülenmeOkuma Süresi: 2 dakika

Yazı Boyutu:
16
Kuzey Kutbu'nun kalbinde, buzların binlerce yıldır toprağı kapladığı yerde, Amerikalı bilim insanları yakın gelecekte insanlığın hayatını tehdit edebilecek endişe verici bir keşfi ortaya çıkardılar;
Colorado Boulder Üniversitesi'nden bir araştırma ekibi, 40 bin yıldan fazla bir süredir kalıcı buzda (Permafrost) uyku halinde olan mikroskobik mikropları hayata döndürmeyi başardı ve bu, yeni bir salgın olasılığına dair endişeleri artırdı.
Kalıcı buz tabakaları, kuzey yarımkürenin yaklaşık dörtte birini kaplamakta olup, kayalar ve buz arasında sertleşen donmuş topraklardır. Alaska'daki "buz mezarı" olarak bilinen bir araştırma tünelinde, bilim insanları bu antik tabakalardan örnekler çıkardılar ve bunları kontrollü koşullarda eriterek yeniden canlandırdılar.
Sonuç? Bu mikroplar sadece birkaç ay sonra derin uykularından uyanmaya başladı ve aktivitelerini geri kazandı; yeni canlı koloniler oluştu ve atılması zor yapışkan biyofilm tabakaları meydana geldi.
Çalışmanın yazarı Dr. Tristan Karu, bu varlıkların "asla ölü olmadığını" vurguladı ve uyanmalarının, karbondioksit gibi sera gazlarının salınımıyla birlikte geldiğini, bunun da küresel ısınmayı hızlandırdığını ve buzu eritme oranını artırarak çevresel emisyonlar riskini katladığını belirtti.
Ancak tehlike burada durmuyor;
Sürekli eriyen kalıcı buz, ölümcül olabilecek eski virüsler ve bakterileri serbest bırakabilir; 2022'de 48,500 yıl boyunca Sibirya buzunda hapsolmuş olan “Pandora” virüsü gibi, bu virüs şu ana kadar insanlara doğrudan bir tehdit oluşturmadı.
Bilim insanlarının uyarıları, bu bölgelerden gelecek salgınların olasılığını göz ardı etmiyor, özellikle antibiyotiklere dirençli bakterilerden, İsveç'ten enfeksiyon hastalıkları uzmanı Dr. Brigitta Evingard'ın belirttiği gibi, şarbon ve insan çiçeği, buzda gizlenen tehlikeler arasında gerçekçi olasılıklar.
* Journal of Geophysical Research: Biogeosciences dergisinde yayımlanan çalışma, buzul erimesinin sadece iklim değişiklikleri anlamına gelmediğini, aynı zamanda insan sağlığı için küresel ölçekte gerçek bir tehdit oluşturduğunu vurguluyor; her eriyen tabaka, tarih öncesi sırlar ve tehlikeleri beraberinde getiriyor ve bunlar yeniden peşimizden gelebilir.