Zelenski, garantiler talep ediyor ve Putin şartlar koyuyor.. Savaş alanı diplomasi sesine susuyor

Zelenski artık sadece ateşkes talep eden bir lider değil, aynı zamanda kalıcı güvenlik garantileri isteyen bir devlet adamı haline geldi. Sözleri açıktı: "Görüşmeler sadece geçici bir ateşkes olamaz." Bu söylemdeki değişim, Ukrayna'nın 2022'deki işgalden öğrendiği acı bir dersi yansıtıyor - kırılgan bir barışın daha büyük bir savaşın habercisi olabileceği.
Zelenski'nin talep ettiği garantiler sadece diplomatik vaatler değil, büyük ülkelerden bağlayıcı anlaşmalar, Ukrayna'yı gelecekteki herhangi bir saldırıdan koruyacak bir güvenlik ağı oluşturuyor. Bu talep, Batılı ülkelerin NATO'nun beşinci maddesine benzer garantilerden uluslararası eğitim kuvvetlerinin konuşlandırılmasına kadar çeşitli seçenekleri değerlendirdiği bir zamanda geliyor.
Ancak Moskova, kendi şartları olmadan müzakere masasına oturmaya hazır görünmüyor. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, yolda yeni bir engel koyuyor: Ukrayna Cumhurbaşkanı'nın meşruiyeti. Ukrayna'daki ertelenmiş seçimler meselesini gündeme getirerek, Kremlin müzakerelerde kimin meşru taraf olduğunu yeniden tanımlamaya çalışıyor gibi görünüyor.
Lavrov'un Kiev'i "Batı'nın dayatmaları" doğrultusunda hareket etmekle suçlaması, herhangi bir anlaşmanın Rus çıkarları pahasına Batı'nın zaferine dönüşebileceği korkusunu derinlemesine ortaya koyuyor. Bu zihniyet, müzakerelere giden yolun her iki taraftan da derin şüphelerle dolu olacağını gösteriyor.
Sahada, Rusya'nın güç pozisyonundan müzakere ettiğine dair hiçbir şüphe bırakmadığı görülüyor. Son Rus saldırısı, haftalardır görülen en büyük saldırı, net bir mesaj gönderiyor: diplomasi askeri operasyonları durdurmayacak. Onlarca insansız hava aracı ve füze kullanımı, askeri gücün bu krizde hala temel dil olduğunu hatırlatıyor.
Ancak Ukrayna savunmaları, çoğu füzeyi düşürme konusundaki etkinliğini bir kez daha kanıtladı ve Kiev'in savaşın başındaki o zayıf taraf olmadığını gösterdi. Bu nispeten dengeli askeri denge, aslında her iki tarafı müzakerelere yönlendiren etken olabilir.
Arka planda, süreci etkileyen başka oyuncular var. Zelenski'nin Trump'tan Macaristan Başbakanı Viktor Orban ile müdahale etmesini istemesi, krizde yeni bir boyut açıyor. Orban'ın Ukrayna'nın Avrupa Birliği'ne katılmasına karşı çıkması, Kiev'in gelecekteki güvenliğinin temel bir parçası olarak gördüğü Avrupa entegrasyonunun önünde büyük bir engel teşkil ediyor.
Trump'ın Orban üzerinde baskı yapma vaadi, denklemi değiştirebilecek alışılmadık bir Amerikan diplomasisi kapısını açıyor. Ancak bu, Washington'un Orban gibi alışılmadık müttefikler üzerinde iradesini ne ölçüde dayatabileceği konusunda da soru işaretleri yaratıyor.
Ukrayna ve Rusya'nın önündeki seçenekler sınırlı; ya kırılgan bir barış ve geçici bir ateşkes, gerçek güvenlik garantileri olmadan, bu da savaşın yeniden başlaması olasılığını beraberinde getiriyor.
Ya kapsamlı bir uzlaşma ve Ukrayna'nın güvenliğini garanti altına alan bir anlaşma, ancak mevcut koşullarda ulaşılması zor görünüyor. Ya da savaşın devamı, müzakerelerin başarısızlığı ve tam askeri karşılaşmaya dönüş.
Mevcut an, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa'daki en uzun savaşın sona ermesi için nadir bir fırsat sunuyor. Ancak başarısı, masaya oturma isteğinden daha fazlasını gerektiriyor. Her iki tarafın derin şüpheleri aşması ve savaşın yıprattığı halklarının çıkarlarına odaklanması gerekiyor.