Suriye-Rusya İlişkilerinin Geleceği: İçinde Bulunduğu Zorluklar

Suriye Dışişleri Bakanı Esad Şeybani'nin geçen Temmuz ayında Moskova'ya yapacağı ziyaretin duyurulmasından sonra, halk arasında yeni Suriye ile Moskova arasındaki ilişkinin doğası hakkında sorular gündeme gelmeye başladı, özellikle de Esad'ın kaderi ve Suriye'deki Rus askeri üsleri gibi karmaşık dosyalar ışığında.
Rusya ile Esad rejimi arasındaki yıllar süren ittifakın ardından, bu ilişkilerin doğası nasıl olacak ve Şam'ın yeni hükümetini hangi zorluklar bekliyor?
Rusya'nın Esad Rejimi ile İlişkisi ve Yeni Suriye Üzerindeki Etkisi
Rusya, savaşın başından beri eski rejimle askeri ve siyasi olarak ittifak kurdu ve 2015 yılından itibaren tam destek verdi, ardından düşüşünden sonra Esad ve çevresine güvenli bir sığınak sağladı. Burada geçiş adaleti konusunda bir soru akla geliyor: Geleceği nasıl olacak? Çünkü bu, Şam hükümetinin herhangi bir yakınlaşmasının önündeki en büyük engel olarak kabul ediliyor.
Ancak, diplomatik söylem şu anda durumu kontrol altına alıyor; ortak çıkarlar her iki taraf için bir hedef ve bu, Moskova'daki Şeybani'nin açıklamalarında, Şam'ın karşılıklı saygıya dayalı yeni ilişkiler kurma arzusunu vurgulayan ifadelerle açıkça görülüyor. Bu, Şam'ın bölgedeki Rus oyuncunun askeri ve ekonomik açıdan önemini anladığını yansıtıyor, ancak Şam hükümetinin karşılaştığı zorluklar yalnızca iyi ilişkilerle sınırlı değil.
Askeri Üsler ve Halk Talepleri
Hmeymim'deki askeri üsler ve iki ülke arasında daha önce imzalanmış güvenlik anlaşmaları, Şam'ın yeni hükümeti için en büyük zorluklardan biri olarak kabul ediliyor. Şu anda Rus askeri varlığının sona erdirilmesi mümkün değil ve bu, Suriye'deki en önemli halk taleplerinden biri. Öte yandan, Beşar Esad'ın yargılanma dosyasının Moskova tarafından mahkemeye sunulması pek olası görünmüyor; çünkü bu, Rusya'nın bölgedeki konumunu zayıflatma korkusunu doğuruyor.
Suriye-Rusya Yakınlaşmasının Nedenleri
Şam, dış politikasında bir denge arayışında gibi görünüyor; Batı ile yakınlaşma, Rusya ile iletişim kanallarını açmayı ortadan kaldırmıyor, özellikle de Rusya'nın İran ve İsrail gibi diğer taraflarla bir anlayış köprüsü olarak kabul edilmesi nedeniyle. Ancak, Moskova'nın Ukrayna ile savaşının ardından yaşadığı uluslararası izolasyon ortamında, Şam'a Batılı ve Körfez ülkelerinin sunduğu yatırımları ve mali desteği verebilir mi? Özellikle de İsrail'in bugün daha fazla Amerikan kararına tabi olduğu göz önüne alındığında.
Moskova'nın Suriye'deki çıkarlarını en düşük maliyetle korumak istediği, Suriye'nin ise iç istikrarı sağlama ve silahlı çatışmanın geri dönmesini engelleme çabasında olduğu açıktır. İki ülke arasındaki ilişkilerin başarısı, geçmişi şimdiden ayırmaya ve her iki tarafın çıkarlarını koruyacak bir uzlaşma formülü bulmaya bağlıdır; bu, Suriye halkının veya uluslararası toplumun öfkesini tetiklememelidir.
Politikada yalnızca çıkarlar durumu belirler. Ancak, Rusya'nın Esad kartından vazgeçmeye ne kadar istekli olduğu ve Şam'ın Moskova ile artık eski günlerindeki gibi bir ortaklık için Batı ile olan ilişkilerini riske atmaya ne kadar hazır olduğu sorusu hala geçerliliğini koruyor.