Savaşın İsrail Ekonomisi ve Toplumu Üzerindeki Etkileri
September 15, 202565 GörüntülenmeOkuma Süresi: 3 dakika

Yazı Boyutu:
16
Gazze'deki savaşın devam etmesiyle birlikte, İsrail, yalnızca diplomatik alanda değil, aynı zamanda ekonomi ve toplumu da kapsayan artan bir uluslararası izolasyon dalgasıyla karşı karşıya kalıyor. Bu durum, İsrail vatandaşının günlük yaşamının temellerini etkileyebilecek derin dönüşümlere kapı açıyor.
Son gelişmeler, izolasyon çemberinin eşi benzeri görülmemiş bir şekilde genişlediğini gösteriyor; birçok Batılı ülkenin Birleşmiş Milletler'de Filistin Devleti'ni resmi olarak tanıma açıklaması yapmaya hazırlandığı bildiriliyor. Bu diplomatik değişim, Tel Aviv'e karşı başka diplomatik ve siyasi önlemlerin izleneceği öngörülüyor. Bu diplomatik dönüşüm, sahada kötüleşen ekonomik bir gerçeklikle karşı karşıya, zira İsrailli iş insanları ticari anlaşmalar yapmada artan zorluklarla karşılaşıyor.
İsrailli Sanayiciler Birliği Başkanı, durumu "iyi değil" olarak tanımlıyor ve ithalatçıların ve ihracatçıların "onlarla iş yapma konusunda artan bir reddedilme ile karşılaştığını" vurguluyor. Avrupa'nın büyük şirketlerinin, "insan haklarını ihlal eden" ülkelerle iş yapmayı yasaklayan politikalar nedeniyle İsrailli şirketlerle olan ilişkilerini kesmeye karar verdiklerine dair raporlar var; Avrupa'daki müşteriler de İsrailli şirketlere sipariş vermeyi durdurdu.
Bu sessiz ekonomik boykot, resmi yaptırımlardan daha az tehlikeli değil; piyasalar, yatırımlar ve ticari sözleşmeler aracılığıyla sızarak İsrail'in ekonomik konumunu yavaş yavaş zayıflatıyor ve siyasi izolasyonunu derinleştiriyor. Ekonomik analistler, bu gelişmelerin daha geniş bir boykot dalgasının başlangıcı olduğunu ve tarımsal üretimdeki duraklama ile hızlı nüfus artışı arasındaki uçurum nedeniyle içsel bir gıda krizine yol açabileceğini uyarıyor.
Uzun yıllar boyunca duraklayan İsrail tarım sektörü, artan talebi karşılamak için üretimi artırma konusunda zorluklarla karşılaşıyor. Bu durum, tarımsal ürünlerin fiyatlarında keskin bir artışa neden oldu; 2021'de fiyatları dünya fiyatlarının %25 üzerinde bulunuyordu ve uluslararası izolasyonun artması ve ihracat ile ithalat yeteneğinin azalmasıyla bu farkın daha da genişlemesi bekleniyor.
Bu gelişmelerin doğrudan etkisi, İsrailli tüketicilerin yaşadığı sıkıntılarda kendini gösteriyor; güçlü olanlar ihtiyaçlarını karşılamak için daha fazla ödemek zorunda kalırken, zayıf olanlar tüketimlerini azaltma yoluna gidiyor. Bu günlük sıkıntılar, savaşın etkisinin savaş alanlarından vatandaşların günlük yaşam detaylarına nasıl geçtiğini somutlaştırıyor.
Arka planda, birkaç Avrupa ülkesi İsrail'e ve önde gelen siyasi figürlere kısıtlamalar getiriyor; bu, Bakanlar Smotrich ve Itamar Ben Gvir'in girişini yasaklamayı, yerleşim ürünlerinin ithalatını kısıtlamayı ve ticaret anlaşmalarını gözden geçirmeyi içeriyor. Bu ülkeler, İsrail ekonomisi için hayati ortaklar olarak, Fransa ile ticaret hacminin 3.9 milyar dolar, İngiltere ile 3.9 milyar dolar ve Belçika ile 3.7 milyar dolar olduğunu gösteriyor.
Yeni gerçek, manzaranın temelde değiştiğini gösteriyor; daha önce kabul edilen şeyler artık öyle değil. Avrupa şirketleri, ilkelerini korumak adına gelirlerinin bir kısmını kaybetmeyi göze almaya hazır hale geldi. Ayrıca, televizyon ekranlarında Gazze'de olanları görmek, Avrupa'daki satın alma yöneticilerini İsrailli şirketlerle iş yapmayı reddetmeye yönlendiriyor.
Bu artan izolasyon, İsrail ekonomisinin geleceği ve uluslararası ilişkileri hakkında hayati sorular ortaya koyuyor; uluslararası boykotun artışı ve bunun vatandaşların günlük yaşamı üzerindeki etkileri göz önüne alındığında mevcut durumun devam etme olasılığı nedir? Önümüzdeki haftalar ve aylar bu sorulara yanıtlar getirebilir, ancak kesin olan bir şey var ki, manzara savaş öncesi gibi olmayacak.
Son gelişmeler, izolasyon çemberinin eşi benzeri görülmemiş bir şekilde genişlediğini gösteriyor; birçok Batılı ülkenin Birleşmiş Milletler'de Filistin Devleti'ni resmi olarak tanıma açıklaması yapmaya hazırlandığı bildiriliyor. Bu diplomatik değişim, Tel Aviv'e karşı başka diplomatik ve siyasi önlemlerin izleneceği öngörülüyor. Bu diplomatik dönüşüm, sahada kötüleşen ekonomik bir gerçeklikle karşı karşıya, zira İsrailli iş insanları ticari anlaşmalar yapmada artan zorluklarla karşılaşıyor.
İsrailli Sanayiciler Birliği Başkanı, durumu "iyi değil" olarak tanımlıyor ve ithalatçıların ve ihracatçıların "onlarla iş yapma konusunda artan bir reddedilme ile karşılaştığını" vurguluyor. Avrupa'nın büyük şirketlerinin, "insan haklarını ihlal eden" ülkelerle iş yapmayı yasaklayan politikalar nedeniyle İsrailli şirketlerle olan ilişkilerini kesmeye karar verdiklerine dair raporlar var; Avrupa'daki müşteriler de İsrailli şirketlere sipariş vermeyi durdurdu.
Bu sessiz ekonomik boykot, resmi yaptırımlardan daha az tehlikeli değil; piyasalar, yatırımlar ve ticari sözleşmeler aracılığıyla sızarak İsrail'in ekonomik konumunu yavaş yavaş zayıflatıyor ve siyasi izolasyonunu derinleştiriyor. Ekonomik analistler, bu gelişmelerin daha geniş bir boykot dalgasının başlangıcı olduğunu ve tarımsal üretimdeki duraklama ile hızlı nüfus artışı arasındaki uçurum nedeniyle içsel bir gıda krizine yol açabileceğini uyarıyor.
Uzun yıllar boyunca duraklayan İsrail tarım sektörü, artan talebi karşılamak için üretimi artırma konusunda zorluklarla karşılaşıyor. Bu durum, tarımsal ürünlerin fiyatlarında keskin bir artışa neden oldu; 2021'de fiyatları dünya fiyatlarının %25 üzerinde bulunuyordu ve uluslararası izolasyonun artması ve ihracat ile ithalat yeteneğinin azalmasıyla bu farkın daha da genişlemesi bekleniyor.
Bu gelişmelerin doğrudan etkisi, İsrailli tüketicilerin yaşadığı sıkıntılarda kendini gösteriyor; güçlü olanlar ihtiyaçlarını karşılamak için daha fazla ödemek zorunda kalırken, zayıf olanlar tüketimlerini azaltma yoluna gidiyor. Bu günlük sıkıntılar, savaşın etkisinin savaş alanlarından vatandaşların günlük yaşam detaylarına nasıl geçtiğini somutlaştırıyor.
Arka planda, birkaç Avrupa ülkesi İsrail'e ve önde gelen siyasi figürlere kısıtlamalar getiriyor; bu, Bakanlar Smotrich ve Itamar Ben Gvir'in girişini yasaklamayı, yerleşim ürünlerinin ithalatını kısıtlamayı ve ticaret anlaşmalarını gözden geçirmeyi içeriyor. Bu ülkeler, İsrail ekonomisi için hayati ortaklar olarak, Fransa ile ticaret hacminin 3.9 milyar dolar, İngiltere ile 3.9 milyar dolar ve Belçika ile 3.7 milyar dolar olduğunu gösteriyor.
Yeni gerçek, manzaranın temelde değiştiğini gösteriyor; daha önce kabul edilen şeyler artık öyle değil. Avrupa şirketleri, ilkelerini korumak adına gelirlerinin bir kısmını kaybetmeyi göze almaya hazır hale geldi. Ayrıca, televizyon ekranlarında Gazze'de olanları görmek, Avrupa'daki satın alma yöneticilerini İsrailli şirketlerle iş yapmayı reddetmeye yönlendiriyor.
Bu artan izolasyon, İsrail ekonomisinin geleceği ve uluslararası ilişkileri hakkında hayati sorular ortaya koyuyor; uluslararası boykotun artışı ve bunun vatandaşların günlük yaşamı üzerindeki etkileri göz önüne alındığında mevcut durumun devam etme olasılığı nedir? Önümüzdeki haftalar ve aylar bu sorulara yanıtlar getirebilir, ancak kesin olan bir şey var ki, manzara savaş öncesi gibi olmayacak.