Suriye, yoksulluk acısı ve yeni stratejiler umudu arasında
September 3, 2025130 GörüntülenmeOkuma Süresi: 2 dakika

Yazı Boyutu:
16
Yoksulluk oranları %70 ile %90 arasında şok edici seviyelere ulaştıktan sonra, Suriye bu olguyla mücadele etmek için ulusal bir strateji açıkladı. Maliye Bakanı Muhammed Yaser Barniye, yeni vizyonu iddialı sloganlarla tanımlıyor: "Sokakta dilenci yok, bakıma muhtaç yetim yok, destek almayan yoksul aile yok." Ancak sloganlardan gerçeğe giden yol engebeli ve karmaşık.
Bu stratejinin açıklanması, ülkenin muazzam zorluklarla karşı karşıya olduğu bir zamanda gerçekleşiyor; yoksulluk, çoğu Suriyelinin günlük yaşamının baskın bir özelliği haline geldi. Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan program, hükümet kurumları ve uluslararası kuruluşlarla iş birliği içinde yoksulluğun nedenlerine köklü bir çözüm bulmayı hedefliyor, sadece etkilerini geçici olarak hafifletmek değil.
Finansman, bu iddialı planın önündeki en büyük zorluk. Bakanlık, bazı iş insanlarını birikmiş vergilerden muaf tutmayı öneriyor, bunun karşılığında onların bölgelerinde toplumsal katkılarda bulunmalarını istiyor. Ayrıca, yoksullukla mücadelede kaynaklarını değerlendirmek için geleneksel zekat ve vakıf sistemlerini canlandırmayı araştırıyor; bu, mücadele mekanizmalarında gelenek ve modernliği bir araya getirme çabası.
Plan, yoksul grupların kesin bir şekilde belirlenmesi aşamasıyla başlıyor, ardından faydalanıcıları yoksulluktan üretkenliğe dönüştürmeyi amaçlayan pratik programlar geliyor. Destek, küçük projeleri, mesleki eğitimi, sağlık sigortası iyileştirmelerini ve maaşları kapsayacak.
Ancak hala akılda kalan soru: Tek bir strateji, ne kadar kapsamlı olursa olsun, bu büyüklükte ve karmaşıklıkta bir olguya karşı koyabilir mi? Bugün Suriye'deki yoksulluk, sadece gelir eksikliği değil, yıllarca süren yıkım, ekonomik çöküş ve uluslararası izolasyonun birikimli sonucudur.
Başarı, gerçek bir ulusal dayanışma, uygulamada şeffaflık, sürdürülebilir uluslararası destek ve sloganları somut bir gerçeğe dönüştürmek için sağlam bir siyasi irade gerektirecektir. Savaş ve yıkım yıllarını yaşamış Suriyeliler, vaatlerden daha fazlasını hak ediyor; insani onurlarını geri kazandıracak gerçek bir umut ışığı görmeyi hak ediyorlar.
Bu stratejinin açıklanması, ülkenin muazzam zorluklarla karşı karşıya olduğu bir zamanda gerçekleşiyor; yoksulluk, çoğu Suriyelinin günlük yaşamının baskın bir özelliği haline geldi. Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan program, hükümet kurumları ve uluslararası kuruluşlarla iş birliği içinde yoksulluğun nedenlerine köklü bir çözüm bulmayı hedefliyor, sadece etkilerini geçici olarak hafifletmek değil.
Finansman, bu iddialı planın önündeki en büyük zorluk. Bakanlık, bazı iş insanlarını birikmiş vergilerden muaf tutmayı öneriyor, bunun karşılığında onların bölgelerinde toplumsal katkılarda bulunmalarını istiyor. Ayrıca, yoksullukla mücadelede kaynaklarını değerlendirmek için geleneksel zekat ve vakıf sistemlerini canlandırmayı araştırıyor; bu, mücadele mekanizmalarında gelenek ve modernliği bir araya getirme çabası.
Plan, yoksul grupların kesin bir şekilde belirlenmesi aşamasıyla başlıyor, ardından faydalanıcıları yoksulluktan üretkenliğe dönüştürmeyi amaçlayan pratik programlar geliyor. Destek, küçük projeleri, mesleki eğitimi, sağlık sigortası iyileştirmelerini ve maaşları kapsayacak.
Ancak hala akılda kalan soru: Tek bir strateji, ne kadar kapsamlı olursa olsun, bu büyüklükte ve karmaşıklıkta bir olguya karşı koyabilir mi? Bugün Suriye'deki yoksulluk, sadece gelir eksikliği değil, yıllarca süren yıkım, ekonomik çöküş ve uluslararası izolasyonun birikimli sonucudur.
Başarı, gerçek bir ulusal dayanışma, uygulamada şeffaflık, sürdürülebilir uluslararası destek ve sloganları somut bir gerçeğe dönüştürmek için sağlam bir siyasi irade gerektirecektir. Savaş ve yıkım yıllarını yaşamış Suriyeliler, vaatlerden daha fazlasını hak ediyor; insani onurlarını geri kazandıracak gerçek bir umut ışığı görmeyi hak ediyorlar.