Suriye Dışişleri ve Göçmenler Bakanlığı, resmi Telegram kanalı aracılığıyla Dr. Bahia Mardini'nin Dışişleri Bakanı Ofisi'nde yasal danışman olarak atanmasını ve resmi olarak kayıp dosyasının yönetimine yetkilendirilmesini duyurdu, bu hassas dosyanın resmi çabaları kapsamında dikkat çekici bir adım.
Bahia Mardini, hukuk, medya ve insan hakları alanlarında önde gelen bir Suriyeli figür olup, hukuk, gazetecilik ve diplomatik deneyimlerini birleştiren, 20 yıldan fazla bir süreye yayılan bir geçmişe sahiptir.
İngiltere'deki Northampton Üniversitesi'nden uluslararası hukuk doktorası, Amerikan Paris Uluslararası Üniversitesi'nden uluslararası ilişkiler doktorası, iletişim ve medya çalışmaları yüksek lisansı, ticari hukuk yüksek lisansı ve Kahire Üniversitesi'nden hukuk lisansı bulunmaktadır.
Mardini, kariyerine gazeteci ve medya uzmanı olarak başlamış, Suriye Devrimi olaylarını ilk günden itibaren takip etmiş ve 2017'de İngiliz Parlamentosu'nda gösterilen "Syria's Disappeared: The Case Against Assad" belgeselinin hazırlanmasında yer almıştır.
"Sınır Tanımayan Gazeteciler" örgütünde danışmanlık, Arap Düşünce ve İfade Özgürlüğü Savunma Komitesi başkanlığı, Suriye Ulusal Koalisyonu için medya danışmanlığı, 2012 Cenevre Barış Görüşmelerinde Suriyeli muhalefet heyetinin medya ofisi direktörlüğü ve Birleşik Krallık'ta koalisyonun temsilciliği gibi çeşitli görevlerde bulunmuştur.
Çeşitli insan hakları girişimlerinin ve örgütlerinin kurulmasında yer alan Mardini, Suriye'deki "Ulusal İnsan Hakları Örgütü" ve Birleşik Krallık'taki "Suriyeli Ev İnisiyatifi" gibi inisiyatiflerin kurucuları arasında yer almıştır.
2015 yılında Suriye Anayasa Bildirgesi taslağını oluşturma komitesinde yer alan Mardini'nin hukuki ve anayasal deneyimine duyulan güveni yansıtmaktadır.
Mardini, Suriye'deki özel mahkemelerin ve Yüksek Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin kaldırılmasını talep etmiş, siyasi tutukluların ve gazetecilerin baskı ve denetim karşısında özgürlüklerini cesurca savunmuş ve bu durum onu tehditlere ve güvenlik takibine maruz bırakmıştır.
Mardini'nin kayıp dosyasına atanması, insan hakları ve adaletin Suriye resmi çalışmalarındaki öncelikler olduğu bu hassas dönemde, kurbanların ve ailelerinin adalet bulmalarına yönelik yeni ufuklar açan kilit bir figürdür.