BM'den Gazze'deki askeri operasyonların genişletilmesi konusunda uyarılar

Guterres, İsrail'in Gazze şehrini ele geçirme yönündeki ilk adımlarından dolayı derin endişe duyduğunu belirterek, bunun "yeni ve tehlikeli bir aşama" anlamına geldiğini ifade etti. Askeri operasyonların genişletilmesinin, zaten yorgun ve travma yaşayan yüz binlerce sivilin yeniden kaçmak zorunda kalmasına neden olacağını ve bu durumun onları daha büyük tehlikelere maruz bırakacağını vurguladı.
Genel Sekreter, İsrail'in bir işgal gücü olarak uluslararası hukuk çerçevesinde net yükümlülükleri olduğunu, bunların gıda, su, ilaç ve diğer temel ihtiyaçları sağlamak, insani yardımların ulaşımını kolaylaştırmak ve sivil halkı ile sivil altyapıyı korumak olduğunu belirtti. Ancak, İsrail'in Birleşmiş Milletler yardım çalışanlarıyla yeterince işbirliği yapmadığını, Gazze'de İsrail işgal ordusu tarafından 366 BM çalışanının öldürüldüğünü belirtti.
Guterres, hastanelere ve sağlık altyapısına yönelik saldırıların uluslararası hukukun açık bir ihlali olduğunu vurgulayarak, özellikle bu hafta başında Han Yunus'taki Nasser Hastanesi'ne yönelik İsrail bombardımanına dikkat çekti. Sivil halkın, gazeteciler ve sağlık çalışanları dahil, görevlerini yerine getirirken "dünyanın gözü önünde" öldürüldüğünü açıkladı.
Guterres'in konuşması sadece Gazze ile sınırlı kalmadı, Batı Şeria'daki tehlikeli tırmanışı da ele aldı. Askeri operasyonlar, yerleşimcilerin şiddeti, yıkım faaliyetleri ve ayrımcı politikaların yerinden edilmelere ve zayıflama faktörlerinin derinleşmesine yol açtığı konusunda uyardı. Ayrıca, İsrail'in "E-1" bölgesinde binlerce yerleşim birimi inşa etme onayına ilişkin endişelerini dile getirdi ve bunun Batı Şeria'yı böleceğini ve iki devletli çözüm için varoluşsal bir tehdit oluşturduğunu belirtti.
Bu tırmanış, İsrail hükümetinin 8 Ağustos 2023'te Başbakan Benjamin Netanyahu'nun Gazze Şeridi'ni tamamen yeniden işgal etme planını onaylamasının ardından geldi. 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze'de yoğun askeri operasyonlar gerçekleştiriliyor ve bu durum on binlerce şehit ve yaralıya, çoğunluğu çocuklar ve kadınlar olmak üzere, yol açtı. Ayrıca, kıtlık yaygınlaştı ve binlerce kişi kayboldu.
Bu gelişmeler, bölgedeki siyasi ve güvenlik manzarasının karmaşıklığını göstermektedir; uluslararası baskılar İsrail'in askeri operasyonlarını durdurması için artarken, İsrail'in Uluslararası Adalet Divanı'nın savaşın durdurulmasına yönelik emirlerini göz ardı etmeye devam ettiği görülüyor. Uluslararası sorumluluk, özellikle Güvenlik Konseyi, bu insani felaketi sona erdirmek için acil önlemler almaya çağrılmaktadır.