Filistin'in Birleşmiş Milletler'deki temsilcisi Riyad Mansur, dün Salı günü, Suudi Arabistan'ın Fransa ile ortaklaşa başkanlık ettiği "İki Devletli Çözüm" uluslararası konferansının, barış sürecinde tarihi bir dönüm noktası oluşturduğunu ve Filistin meselesinin çözümüne geri dönüşü olmayan temeller attığını belirtti.
Mansur, "Konferans, dünyaya savaşın bir alternatifinin olduğunu ve bunun adalet ve uluslararası hukuka dayalı barış olduğunu açık bir mesajla iletti" dedi.
Mansur'un açıklamaları, Suudi Arabistan Bakanlar Kurulu'nun, Veliaht Prens Mohammed bin Salman başkanlığında Neom'da düzenlenen toplantısında konferansın sonuçlarını övmesiyle eş zamanlı geldi. Bakanlar Kurulu, konferansın nihai belgesini, iki devletli çözümün uygulanması için "tam ve uygulanabilir bir çerçeve" olarak nitelendirdi ve bu çerçevenin bölgesel ve uluslararası güvenlik ve istikrarı sağlamakla birlikte, bölge halklarının refah dolu bir geleceğini inşa etmeye katkıda bulunacağını ifade etti.
Suudi Arabistan Bakanlar Kurulu, Birleşmiş Milletler üyesi tüm ülkeleri nihai belgeyi desteklemeye çağırarak, Filistin devletinin tanınmasının artmasının birçok ülke tarafından "tarihi bir adım" ve "uluslararası hukukun somutlaşması ve barışa açık bir destek" olduğunu vurguladı.
"İki Devletli Çözüm" konferansı, geçen hafta New York'ta dünya ülkelerinin geniş katılımıyla gerçekleştirildi ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasının, Orta Doğu'da adil ve kalıcı barışın sağlanması için tek yol olduğu konusunda eşi benzeri görülmemiş bir uluslararası uzlaşıya yol açtı.
Katılımcılar, çözümün uygulanması için net bir zaman çerçevesi ile bağlantılı somut adımlar atılması gerektiğini vurguladılar.
Konferans ayrıca, bazı Avrupa ve Asya ülkeleriyle Filistin devletinin resmi olarak tanınması için doğrudan bir diyalog gerçekleştirdi.
Fransa, Eylül ayında Filistin devletini tanıma taahhüdünü yineledi; İngiltere, Portekiz, Malta ve Kanada ise Filistin'i yakında tanıma niyetlerini açıkladı.
Konferans, uluslararası barış sürecini canlandırma çabalarında niteliksel bir sıçrama temsil ediyor ve uluslararası pozisyonlardaki artan değişimi, iki devletli çözümün sahada somutlaşmasını destekliyor; bu da Filistin halkının 1967 sınırları içinde bağımsız devletini kurma hakkını güvence altına alıyor.