Yeni bir tırmanma adımı olarak, İsrail Savunma Bakanı "Yisrael Katz", geçen Perşembe günü 27 Şubat'ta, İsrail güçlerinin Suriye'deki Şeyh Dağı zirvesinden çekilmeyeceğini açıkladı ve oradaki varlıklarının "belirsiz bir süre" devam edeceğini vurguladı.
Katz, basın açıklamalarında, "Güney Suriye'deki silahsız bölgenin ihlaline izin vermeyeceğiz," dedi ve İsrail'in "Ahmad eş-Şer'a'ya güvenmediğini, sadece ordusuna güvendiğini" belirtti; bu, bölgedeki Suriye güçlerinin komutanına bir atıfta bulunuyordu.
Katz, İsrail ordusunun güneyde konuşlanmaya çalışan Suriye güçlerine saldırılar düzenlediğini doğruladı. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, 25 Şubat Salı günü, İsrail uçaklarının Şam'ın güneybatısındaki bir askeri üssü hedef alarak dört hava saldırısı gerçekleştirdiğini bildirdi; bu saldırılar, Dera ilindeki İzra kasabasındaki başka bir hedefle eş zamanlı olarak yapıldı.
İsrail ordusu, "Güney Suriye'de askeri kaynakların ve güçlerin varlığının doğrudan bir tehdit oluşturduğunu" belirtti ve hava saldırılarının silah içeren askeri hedefleri hedef aldığını ifade etti.
İsrail'in Şeyh Dağı'nda kalma ilanı, sıradan bir açıklama değil; dağ, Suriye, Lübnan, Ürdün ve Filistin toprakları üzerinde stratejik bir öneme sahip.
İsrail güçleri, birkaç gün önce Esad rejiminin düşmesinin ardından silahsız bölgeye girmiş, Birleşmiş Milletler tarafından izlenen bazı noktaları aşmıştı.
Önceki İsrailli yetkililerin "geçici" olduğu yönündeki açıklamalarına rağmen, Katz'ın son ifadeleri Tel Aviv'in gerçek niyetleri hakkında şüpheler uyandırıyor.
İsrail'in hareketleri uluslararası alanda geniş eleştirilerle karşılaştı; Birleşmiş Milletler ve bazı ülkeler, İsrail'in 1973 Ekim Savaşı'ndan sonra oluşturulan tampon bölgeye girmesinin "uluslararası anlaşmalara açık bir ihlal" olduğunu belirtti ve derhal çekilmesini talep etti.
Ancak, İsrail'in "belirsiz bir süre" kalma ısrarıyla birlikte, soru şu:
Güney Suriye'de yakında yeni bir çatışma dönemine mi tanık olacağız?