Üçüncü Charles ve patlıcan .. Yüzyıllar boyunca süren kraliyet aşkı!
March 6, 2025140 GörüntülemeOkuma Süresi: 2 dakika

Yazı Boyutu
16
Beklenmedik bir ziyarette, Britanya Kralı "Üçüncü Charles", patlıcana olan büyük aşkını açıkladı ve onu "tüm tarifleriyle" sevdiğini belirtti. Bu açıklama, Londra'daki restoranında Suriye kökenli şef "İmad El-Arnab" ile yaptığı görüşme sırasında gerçekleşti.
Bu ziyaret, Ramazan ayından birkaç gün önce gerçekleşti ve kral, özellikle közlenmiş patlıcanla yapılan "Baba Gannuş" yemeğine özel bir hayranlık gösterdi.
Bazıları tarafından basit bir malzeme olarak görülse de, eski kaynaklar patlıcanın Arap ve İslam mutfağındaki prestijli yerini ortaya koyuyor. Eski Asur medeniyetlerinde hazırlanma yöntemlerine rastlanmasa da, Arap ve Müslüman şefler onun tariflerinde ustalaşarak, onu beslenme kültürlerinin bir parçası haline getirdiler.
Patlıcanın birçok ismi vardır; "Kahkeb", "Maghad", "Hıdık", "Nefah" ve hatta "Cerv" olarak bilinir; bu terim, bitkinin meyvelerinin yanı sıra küçük hayvanlar için de kullanılır!
Patlıcan sadece lezzetli bir yemek değil, aynı zamanda eski tıp kitaplarında da güçlü bir yer edinmiştir; ünlü İslam hekimi Razi, onu "mide için iyi" olarak tanımlamıştır, özellikle sirke veya badem yağı ile pişirildiğinde.
İbn El-Bitar ise onu bir yıl boyunca saklamanın yenilikçi bir yolunu keşfetti; bu teknik, kökenleri muhtemelen Endülüs'e dayanan ünlü "Mekdous" yemeğinin ortaya çıkmasına yol açtı.
Endülüs'te, hekim Ebu'l-Khayr El-İşbili, "Endülüs siyah patlıcanı", "Şam beyazı", "Mısır moru" ve "Kurtuba manzalanı" gibi farklı patlıcan türlerine tam bir bölüm ayırdı.
Patlıcan basit görünebilir, ancak tarihi tarifler bunun tersini kanıtlıyor; "Magreb ve Endülüs Mutfağı" kitabı, "Mekdous"a benzeyen ama farklı bir şekilde hazırlanan bir yemeği tarif ediyor: Patlıcan kesilir ve tuzlanır, sonra haşlanır ve sarımsak, kişniş ve tarçın ile doldurulur, altın rengi alana kadar kızartılır.
"Safranlı patlıcan" tarifi sirke, kişniş, kimyon, soğan ve safran içerirken, "Arap patlıcanı" tarifi et, patlıcan, sirke, yağ ve badem birleştirir.
Endülüs Yahudileri de kendi dokunuşlarını eklediler; patlıcanı kıyma, biber, tarçın ve yumurta akı ile dolduruyorlardı ve bu yemek "Yahudi patlıcanı" olarak biliniyordu.
Patlıcan sadece halkın malı değildi, halifelerin saraylarına da girdi; hatta Abbâsî halifesi Memun'un eşi "Burân bint el-Hasan bin Sehl", patlıcandan ilham alarak "Burâniye" adında şatafatlı bir tarif geliştirdi; bu tarif, et ve patlıcan katmanlarının üst üste konulmasıyla yapılan kraliyet yemeği haline geldi.
Patlıcana olan aşk sadece şeflerle sınırlı kalmadı, aynı zamanda şairlerin kalplerine de girdi; Abbâsî şairi Kaşacım, onun hakkında şöyle yazdı:
Yeşil tomurcuğun dallarını giydirdin
Gümüş zincirler gibi
Ve bize patlıcan getirdin
Bir meydanın güzellikleri gibi!
Görün