İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun, bu hedefe ulaşmak için Arap ülkelerinden toprak kesintisi içeren "Büyük İsrail vizyonu"na bağlılığını ifade etmesi, Arap ülkelerinden resmi kınama ve öfke dalgası yarattı.
İsrail'in i24 kanalına verdiği röportajda Netanyahu, "İsrail rüyası"nı, nesilden nesile devredilen "bir neslin görevi" olarak tanımladı ve halkı için ruhsal ve tarihi bir görevde olduğunu hissettiğini vurguladı.
Röportajda muhalefet lideri Sharon Gal, Netanyahu'ya "Büyük İsrail" haritasını taşıyan bir amulet hediye etti; bu harita, Doğu Kudüs, Batı Şeria, Gazze Şeridi, Mısır'ın Sina Yarımadası ve Suriye'nin Golan Tepeleri'ni içeren İsrail topraklarını kapsıyor ve bu terim 1967'deki Altı Gün Savaşı'na kadar uzanıyor.
Netanyahu, bu vizyona olan bağlılığını "X" platformundaki hesabında paylaştı.
Arap tepkileri arasında, Ürdün Dışişleri Bakanlığı açıklamaları kınayarak, bunları "ülkelerin güvenliği için ciddi bir tehdit ve uluslararası hukukun açık bir ihlali" olarak nitelendirdi.
Resmi sözcü Sufyan el-Kudat, bu açıklamaların "Ürdün ve Arap ülkeleri üzerinde etkisi olmayacak, Filistin halkının devredilemez meşru haklarına zarar vermeyecek boş hayaller yansıttığını" belirtti.
Netanyahu'nun açıklamalarının, İsrail hükümetinin Gazze ve Batı Şeria'daki saldırganlığı devam ederken uluslararası bir izolasyonla karşı karşıya olduğu bir zamanda geldiğini ekledi.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı, açıklamaları kınayan sert bir açıklama yaptı ve İsrail'in yerleşim ve genişleme projelerine tamamen karşı olduğunu belirterek, "Filistin halkının bağımsız ve egemen devletini kurma tarihi ve hukuki hakkını" vurguladı.
Arap Birliği, açıklamaları "en güçlü ifadelerle kınadığını" belirterek, bunları "Arap ülkelerinin egemenliğini ihlal etme ve bölgede güvenlik ve istikrarı tehdit etme girişimi" olarak değerlendirdi.
Açıklamaların, "toplu Arap ulusal güvenliğine ciddi bir tehdit ve uluslararası hukuka açık bir meydan okuma" oluşturduğunu vurgulayarak, "aşırı düşünce ve sömürgeci hayalleri yansıttığını" uyardı.
Birlik, uluslararası toplumu ve özellikle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni, bu açıklamaların işgal devletine karşı bölgesel nefret ve reddi artırdığına dair sorumluluk almaya ve kesin tutumlar almaya çağırdı.
Güvenlik İşbirliği Konseyi Genel Sekreteri Jasım Muhammed el-Bedavi, açıklamaları kınayarak, bunları "Birleşmiş Milletler Antlaşması ve uluslararası hukukun açık bir ihlali ve ülkelerin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne karşı açık bir saldırı" olarak nitelendirdi.
Açıklamaların, bölgesel ve uluslararası güvenlik ve istikrar için doğrudan bir tehdit oluşturduğunu belirterek, Konsey'in Arap ülkelerinin ulusal egemenliğine yönelik herhangi bir saldırıyı reddettiğini vurguladı.
El-Bedavi, uluslararası toplumu bu açıklamaların neden olduğu gerilimleri artıran ve kapsamlı ve adil barış fırsatlarını engelleyen durumu durdurmak için kesin bir tutum almaya çağırdı.
Netanyahu'nun yeni açıklamaları, bölgedeki artan gerilimler ve derin çatışmaların yaşandığı bir dönemde, egemenlik ve topraklar üzerindeki bölgesel ve hukuksal çatışmaları yeniden gündeme getiriyor; bu nedenle uluslararası ve bölgesel tepkilerin takip edilmesi zorunlu hale geliyor.