Cezayir sokaklarını sarsan ve bir şok ve üzüntü dalgası yaratan bir olayda, bir genç kız, baccalaureate sınavında başarısız olduktan sonra tam 25 yıl boyunca evinde kendini hapseden bir durumda bulundu.
Genç kızın çeyrek yüzyıl boyunca hapsedildiği ev, sosyal medyada dolaşan bir videoda göründü ve dağınık bir şekilde yerleştirilmiş eşyalarla dolu, yıkık bir durumda olduğu görüldü; bu, uzun süreli izolasyonunun acı veren gerçekliğini yansıtıyor.
Genç kızın komşuları, onun herhangi bir müdahaleyi reddettiğini, kendisine yaklaşanları tehdit edip hakaret ettiğini bildirdi; hatta evde onunla birlikte yaşayan kardeşleri bile onu o süre zarfında çıkarmayı veya yardım etmeyi başaramadı.
Bir komşunun ihbarında bulunmasının ardından, güvenlik güçleri ve sivil savunma, onu bu üzücü durumdan kurtarmak için müdahale etti.
Sosyal medya kullanıcıları, bu hikaye ile etkileşime geçerek büyük bir şaşkınlık ifade ettiler ve genç kızın bu yıllar boyunca bakım veya destek olmadan bu acıyı yaşamasına neden olan sebepleri sorguladılar.
Bazıları, toplum veya aile tarafından kasıtlı bir ihmal olup olmadığını sorguladı ve bu ihmal hakkında bir soruşturma açılması gerektiğini vurguladı; özellikle erken psikolojik müdahalenin durumunun kötüleşmesini önleyebileceğini belirttiler.
Bir sosyal bilimci olan Abdülhafız Sunduqi, bilimsel bir yorumda, psikolojik travmaların etkilerinin, travmanın doğası ve kişinin çevresi gibi birçok faktöre bağlı olarak değiştiğini belirtti ve erken psikolojik ve tedavi müdahalesinin hastanın iyileşme şansını artırdığını veya en azından durumunun kötüleşmesini azalttığını vurguladı.
Sunduqi, genç kızın bu durumda uzun süre bırakılmasının, Cezayir toplumunun değişen gerçekliğini yansıttığını, geçmişte çok daha güçlü olan komşuluk ve sosyal dayanışma bağlarının zayıfladığını belirtti; bu da bazen benzer trajik durumlarda, insanların uzun bir süre boyunca kimseye haber vermeden evlerinde ölü bulunması gibi durumlara yansıyor.
Uzman, bu sosyal parçalanmanın, batı toplumlarında yaşananlara benzer bir şekilde, yalnızlık ve izolasyon durumlarını artırdığını ve bu tür acı veren hikayelerin daha yaygın hale geldiğini vurgulayarak sözlerini tamamladı.
Bu trajik hikaye, toplumun ve ailenin psikolojik krizler geçiren bireyleri destekleme rolü hakkında büyük sorular ortaya koyuyor ve bu tür durumların tekrarlanmaması için daha etkili bir psikolojik ve sosyal destek ihtiyacını acil bir şekilde gündeme getiriyor.