Bılavus: Süveyda'nın çocukları bölünmeyi reddediyor ve görüşlerini ifade etmelerini engelleyen baskılara maruz kalıyorlar

Şeyh Leys Bılavus, Süveyda'daki "İzzet Mektebi"nin temsilcisi olarak, 17 Ağustos Pazar akşamı "Suriye Televizyonu" üzerinden bir podcast röportajında, ildeki çoğu insanın Suriye'den ayrılma fikrini reddettiğini belirtti ve Şeyh Hikmet el-Hicri'nin yaydığı bölünme çağrılarının halkın iradesiyle çeliştiğini vurguladı.
Bılavus, "Süveyda'nın çoğu insanı bölünmeyi reddediyor ve Suriye'nin toprak ve halk olarak birliğinden yanalar, ancak Süveyda'daki olaylardan sonra dar bir alana sıkıştılar. Bu olaylar, Hicri grubunun devlete ve diğer Suriye bileşenlerine karşı kışkırtma ve seferberlik yapmasına neden oldu," dedi.
Bılavus, halkın görüşlerini ifade etmelerini engelleyen baskılara maruz kaldığını belirterek, "Bugün görüşünü ifade eden kişi, işbirlikçilik, ihanet ve mezhepten çıkmakla suçlanıyor, hatta öldürülme tehdidiyle karşı karşıya kalıyor; bu ister vatandaş olsun, ister akıl şeyhleri veya siyasi liderler olsun," dedi.
Bılavus, Süveyda halkına yönelik ihlallerden dolayı üzüntüsünü dile getirerek, 5 binden fazla göçebe ailenin yerinden edildiğini belirtti ve bu olayların istismarının "mezhepsel ve halksal nefretin" artmasına neden olduğunu ifade etti.
Bılavus, dini kurumlar ve toplumsal liderlerin rolüne de değinerek, "Genel dini kurumlar ve otoriteler siyasete müdahale etmiyor, ancak akıl şeyhliğinin daha geniş yetkileri var, bu da siyasi konuları kapsıyor," dedi.
Siyasi ve toplumsal liderlerin, Hicri'nin sahneyi ele geçirmesinden önce Esad rejimine karşı halk hareketinde önemli bir rol oynadığını belirten Bılavus, "Hicri hareketi benimsedikten sonra, bu kurumların durumu zayıfladı ve kendisi yerel ve uluslararası alanda öne çıktı," dedi.
Bılavus, 2014 yılındaki olaylara da değinerek, babası Şeyh Vahid Bılavus'un eski rejime karşı "İzzet Adamları" hareketini yönettiğini ve dini olarak dışlanmasını, 1925'te Sultan Basha el-Atraş ile yaşananlara benzetti.
Bılavus, rejimin Şeyh Vahid'in sadakatini satın almaya çalıştığını, ardından onun öldürülmesi kararı alındığını ve bu toplantıya Ali Memluk, Kasım Süleymani ve Vafik Nasır'ın katıldığını belirterek, "Hikmet el-Hicri bu komploda yer aldı," dedi.
Bılavus, Esad'ın düşüşünden önce ve sonrasında suikast girişimlerine maruz kaldığını, Hicri ile bağlantılı grupların, yeni Suriye devletini desteklediği için kendisini hedef aldığını açıkladı.
Bılavus, "Biz haklarımızı koruyan devletin yanındayız, eğer bize düşman olursa karşısında duracağız," diyerek, Hicri'nin, Bılavus'un geçen Nisan ayında başkanlık sarayını ziyaretinden sonra kendisini öldürme fetvası verdiğini belirtti.
Bılavus, Savunma ve İçişleri Bakanlarının Süveyda şeyhlerinin taleplerini, ildeki güvenlik kurumlarının yerel halktan oluşmasını da içerecek şekilde kabul ettiğini, ancak Hicri'nin "anlaşmalara karşı geldiğini ve devleti (DAEŞ'ler) olarak nitelendirdiğini" ifade etti.
Son olarak, Hicri'nin Suriye hükümetiyle herhangi bir anlaşmayı reddettiğini, Süveyda'nın yararına "özel bir projeye" sahip olduğunu iddia ettiğini belirtti, ancak detaylarını açıklamadı.